21 Mayıs 2015 Perşembe

Küreselleşme

Küreselleşme, dünya üzerindeki ülkelerin birbirleriyle olan ekonomik, politik, ticari ilişkilerinin coğrafi sınırlardan bağımsız olarak belirlenmesi ve uygulanmasıdır.  Küreselleşmenin ortaya çıkmasında ve gelişmesinde etkili olan 3 ana neden gösterebiliriz. İstanbul’un fethiyle Ortaçağ’ın sona ermesi ve bu sayede Batı’nın denizaşırı keşiflerle ortaya çıkardığı zenginleşmeler politikası, sonrasında gerçekleşen “endüstri devrimi” ile dünyanın her yerinde büyük bir etki yaratması ve sonucunda sömürgecilik anlayışının ortaya çıkması, son olarak teknolojinin de gelişmesiyle birlikte dünya ekonomisini elinde bulunduran çok uluslu şirketlerin batıyı tek ekonomik ve siyasi güç haline getirme çabaları etkili olmuştur. Küreselleşme bu süreçleri yaşayarak günümüzdeki şeklini almıştır. Özellikle iletişimin ve iletişim araçlarının gelişmesiyle daha çok gündeme gelen ve evrensellikle bağdaştırılan bir konu haline gelmiştir. Teknolojik gelişmeler birçok ülkenin, üretim, tüketim, lojistik, gibi faaliyetlerinin maliyetini düşürdüğü için, uluslar arası alanda ekonomik ilişkiler daha hızlı ve etkileşim halinde olmuştur. Ülkelerin birbirleriyle iletişim ve ekonomik ilişkilerinin artması, küresel boyutta bir ekonominin ortaya çıkmasına neden olmuştur.



Küreselleşmenin siyasi anlamda da büyük bir etkisi vardır. Küreselleşmenin ortaya çıkardığı nimetleri en iyi kullanan gelişmiş ülkelerdir. Gelişmiş ülkeler üretim maliyetlerini düşürmek için, gelişmekte olan ülkelerin kaynaklarını kullanma ya da üretimi diğer ülkelere yaptırma gibi faaliyetlerde bulunurlar. Bu sayede kendi ekonomilerini zenginleştirirken kendilerinden büyük kayıplar vermemektedirler. Gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkelerin “açık pazarı” haline gelmişlerdir. Büyük sermaye sahipleri, kaynaklarını kullanmak yerine parayla para kazanma taktiğini uygulayarak büyük çaplı bir ekonomi pazarı oluşturdular. Küreselleşme sayesinde dünyada ortak bir pazar oluşması iyi bir şey gibi görünse de, bu pazarda söz sahibi olan büyük sermayelerdir. Pazarda rekabet vardır ancak rekabette bulunabilmek için sermaye gerekmektedir. Örneğin Çin bu pazarda büyük söz sahibi ülkelerden biridir. Çin’de üretim fazla ancak maliyet düşüktür. Bu sayede insanlar normalde ulaşamayacakları şeylere ulaşabilme imkânı bulmaktadırlar. Sonuç olarak Çin üretimini gerçekleştirdiği birçok ürünü, dünyanın her yerine ulaştırmakta ve küresel bir boyut kazanmaktadır. Küreselleşme dünyadaki her toprağın birbirleriyle etkileşim halinde olmasına neden olmaktadır. Ancak sürekli söylediğimiz gibi büyük sermayelerin isteklerine göre küreselleşme gerçekleşmektedir. Giyim tarzları, yeme-içme alışkanlıkları, kullanılan teknolojiler gibi birçok şey, büyük sermayelerin yarattıkları bir etkileşimdir.

Örneğin çıkış noktası ABD olan fast-food ürünlerinin dünyanın hemen hemen her yerinde tüketilmesi hatta ABD’den bile fazla tüketilmesi küreselleşmenin bir etkisidir. ABD bu ürünlerin etkisini tüm dünyaya yansıtmış ve bir yemek kültürü haline getirmiştir. Bir başka örnek yine ABD sinemalarının ve kullanılan teknolojilerin diğer ülkelerde büyük bir etki ve ilgi yaratması. Diğer ülkelerdeki insanların da ABD sinemalarındaki yaşam tarzına benzer bir yaşam sürdürmek istemeleri ve bunları uygulamaları küreselleşmenin etkileridir. Küreselleşme hayatımıza her yoldan girebilir. Popüler kültür, internet ortamı gibi kavramlar küreselleşmenin boyutlarını arttıran etmenlerdir. Gelişmiş ülkeler daha da zenginleşmek için ortaya çıkardıkları ürünleri güçlü sermayelerle destekleyerek dünya geneline yaymaktadırlar. Kontrol ve ülkelerin sahip olacağı olanaklar, güçlü sermayelerin ve Batılı devletlerin elindedir. Bu sayede dünya üzerinde toprak olarak değil bıraktıkları etki olarak tek hâkimdirler. Başka örneklerde vermek gerekirse özel günler ve bunların sonucunda ortaya çıkan sermayelerde küreselleşmenin bir sonucudur. Sevgililer günü, yılbaşı kutlamaları, cadılar bayramı gibi çeşitli etkinlikler Batı tarafından ortaya atılmış ve küresel bir boyut kazanarak dünyaya yayılmıştır. Buradan en büyük payı yine gelişmiş ülkeler almaktadırlar. Örneklerden de görüldüğü gibi küreselleşme, kapitalist dünya sistemine de katkı sağlamaktadır.

Küreselleşme her şeyi herkesle buluştururken, gelişmiş ülkelerin de zenginleşmesine bir o kadar katkıda bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler ise, küreselleşmenin gerçekleşmesinde bir köprü, araç halini almaktadır. Küreselleşmeyle ortaya çıkan ekonomik pazar, ekonomik bir savaş demektir. Uluslar arası alanda küreselleşme kavramı, yaşadığımız çağda büyük bir güç anlamına gelmektedir. Küreselleşmeyi değerlendirirken, dünyada bu kavramın yaygınlaşmasında etkili olan ülkelere bakılmalıdır. Gelişmekte olan ülkeler, küreselleşme olayında pasif kalmaktadırlar. Küreselleşme ilk başta bakıldığında iyi bir şey gibi gözükürken, genele bakıldığında en çok yararı gelişmiş ülkeler sağlamaktadır. Küreselleşme siyasi, ekonomik, kültürel boyutta etkilerini gösterirken her ülke bu durumdan iyi şekilde etkilenmez ya da yarar sağlamaz. Küreselleşme büyük sermayelerin daha da büyümesi için sürekli devam edecektir. Bu anlamda küreselleşme ilerleyen yıllarda, gelişmiş ülkelerin etkisini daha da hissetmemize neden olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder