Küreselleşme, dünya
üzerindeki ülkelerin birbirleriyle olan ekonomik, politik, ticari ilişkilerinin
coğrafi sınırlardan bağımsız olarak belirlenmesi ve uygulanmasıdır. Küreselleşmenin ortaya çıkmasında ve
gelişmesinde etkili olan 3 ana neden gösterebiliriz. İstanbul’un fethiyle
Ortaçağ’ın sona ermesi ve bu sayede Batı’nın denizaşırı keşiflerle ortaya
çıkardığı zenginleşmeler politikası, sonrasında gerçekleşen “endüstri devrimi”
ile dünyanın her yerinde büyük bir etki yaratması ve sonucunda sömürgecilik
anlayışının ortaya çıkması, son olarak teknolojinin de gelişmesiyle birlikte
dünya ekonomisini elinde bulunduran çok uluslu şirketlerin batıyı tek ekonomik
ve siyasi güç haline getirme çabaları etkili olmuştur. Küreselleşme bu
süreçleri yaşayarak günümüzdeki şeklini almıştır. Özellikle iletişimin ve
iletişim araçlarının gelişmesiyle daha çok gündeme gelen ve evrensellikle
bağdaştırılan bir konu haline gelmiştir. Teknolojik gelişmeler birçok ülkenin,
üretim, tüketim, lojistik, gibi faaliyetlerinin maliyetini düşürdüğü için,
uluslar arası alanda ekonomik ilişkiler daha hızlı ve etkileşim halinde
olmuştur. Ülkelerin birbirleriyle iletişim ve ekonomik ilişkilerinin artması,
küresel boyutta bir ekonominin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Küreselleşmenin
siyasi anlamda da büyük bir etkisi vardır. Küreselleşmenin ortaya çıkardığı
nimetleri en iyi kullanan gelişmiş ülkelerdir. Gelişmiş ülkeler üretim
maliyetlerini düşürmek için, gelişmekte olan ülkelerin kaynaklarını kullanma ya
da üretimi diğer ülkelere yaptırma gibi faaliyetlerde bulunurlar. Bu sayede
kendi ekonomilerini zenginleştirirken kendilerinden büyük kayıplar
vermemektedirler. Gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkelerin “açık pazarı”
haline gelmişlerdir. Büyük sermaye sahipleri, kaynaklarını kullanmak yerine
parayla para kazanma taktiğini uygulayarak büyük çaplı bir ekonomi pazarı
oluşturdular. Küreselleşme sayesinde dünyada ortak bir pazar oluşması iyi bir
şey gibi görünse de, bu pazarda söz sahibi olan büyük sermayelerdir. Pazarda
rekabet vardır ancak rekabette bulunabilmek için sermaye gerekmektedir. Örneğin
Çin bu pazarda büyük söz sahibi ülkelerden biridir. Çin’de üretim fazla ancak
maliyet düşüktür. Bu sayede insanlar normalde ulaşamayacakları şeylere ulaşabilme
imkânı bulmaktadırlar. Sonuç olarak Çin üretimini gerçekleştirdiği birçok
ürünü, dünyanın her yerine ulaştırmakta ve küresel bir boyut kazanmaktadır.
Küreselleşme dünyadaki her toprağın birbirleriyle etkileşim halinde olmasına
neden olmaktadır. Ancak sürekli söylediğimiz gibi büyük sermayelerin
isteklerine göre küreselleşme gerçekleşmektedir. Giyim tarzları, yeme-içme
alışkanlıkları, kullanılan teknolojiler gibi birçok şey, büyük sermayelerin
yarattıkları bir etkileşimdir.
Örneğin çıkış
noktası ABD olan fast-food ürünlerinin dünyanın hemen hemen her yerinde
tüketilmesi hatta ABD’den bile fazla tüketilmesi küreselleşmenin bir etkisidir.
ABD bu ürünlerin etkisini tüm dünyaya yansıtmış ve bir yemek kültürü haline
getirmiştir. Bir başka örnek yine ABD sinemalarının ve kullanılan
teknolojilerin diğer ülkelerde büyük bir etki ve ilgi yaratması. Diğer
ülkelerdeki insanların da ABD sinemalarındaki yaşam tarzına benzer bir yaşam
sürdürmek istemeleri ve bunları uygulamaları küreselleşmenin etkileridir.
Küreselleşme hayatımıza her yoldan girebilir. Popüler kültür, internet ortamı
gibi kavramlar küreselleşmenin boyutlarını arttıran etmenlerdir. Gelişmiş
ülkeler daha da zenginleşmek için ortaya çıkardıkları ürünleri güçlü
sermayelerle destekleyerek dünya geneline yaymaktadırlar. Kontrol ve ülkelerin
sahip olacağı olanaklar, güçlü sermayelerin ve Batılı devletlerin elindedir. Bu
sayede dünya üzerinde toprak olarak değil bıraktıkları etki olarak tek
hâkimdirler. Başka örneklerde vermek gerekirse özel günler ve bunların sonucunda
ortaya çıkan sermayelerde küreselleşmenin bir sonucudur. Sevgililer günü,
yılbaşı kutlamaları, cadılar bayramı gibi çeşitli etkinlikler Batı tarafından
ortaya atılmış ve küresel bir boyut kazanarak dünyaya yayılmıştır. Buradan en
büyük payı yine gelişmiş ülkeler almaktadırlar. Örneklerden de görüldüğü gibi
küreselleşme, kapitalist dünya sistemine de katkı sağlamaktadır.
Küreselleşme her şeyi herkesle buluştururken, gelişmiş ülkelerin de zenginleşmesine bir o kadar katkıda bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler ise, küreselleşmenin gerçekleşmesinde bir köprü, araç halini almaktadır. Küreselleşmeyle ortaya çıkan ekonomik pazar, ekonomik bir savaş demektir. Uluslar arası alanda küreselleşme kavramı, yaşadığımız çağda büyük bir güç anlamına gelmektedir. Küreselleşmeyi değerlendirirken, dünyada bu kavramın yaygınlaşmasında etkili olan ülkelere bakılmalıdır. Gelişmekte olan ülkeler, küreselleşme olayında pasif kalmaktadırlar. Küreselleşme ilk başta bakıldığında iyi bir şey gibi gözükürken, genele bakıldığında en çok yararı gelişmiş ülkeler sağlamaktadır. Küreselleşme siyasi, ekonomik, kültürel boyutta etkilerini gösterirken her ülke bu durumdan iyi şekilde etkilenmez ya da yarar sağlamaz. Küreselleşme büyük sermayelerin daha da büyümesi için sürekli devam edecektir. Bu anlamda küreselleşme ilerleyen yıllarda, gelişmiş ülkelerin etkisini daha da hissetmemize neden olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder