21 Mayıs 2015 Perşembe

Teknolojiyle Nasıl Tanıştık?

Teknoloji, günümüze dek yaşadığı hızlı gelişim ile hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Teknolojik gelişmelerin böylesine 
hızlandığı bir dönemde yaşadığım için kendimi şanslı bir neslin üyesi olarak hissediyorum. Geçmişten günümüze bu gelişmelere göz attığımda, hayal edemeyeceğim düzeyde bir teknoloji hızıyla iç içe olduğumuzu görmekteyim. Kendi yaşamımda teknolojiyi sadece 24 yıllık kısa bir süreçte gözlemleyebilmeme rağmen, nerden nereye dedirtecek kadar büyük değişimlere tanık olduğumu söyleyebilirim. Çocukluğumun geçtiği doksanlı yıllara geri döndüğümde, teknolojinin birer parçası olarak kullandığım şeylerin neredeyse hepsinin üretimden kalktığını fark ettim. Teknolojiyle ilk tanışmam tüplü televizyon radyo ve ev telefonu ile oldu. O zamanlar da yerel antene bağlı en fazla on tane kanalı izleyebildiğimiz Grundig marka bir tüplü televizyonumuz vardı.  Teknolojiyi kavramam ve gerçekle ayrımını yapmam o yaşlarda biraz zor olmuştu. Tek hatırladığım, sevdiğim bir dizide ölen karakterin gerçekten öldüğünü düşünüp saatlerce ağlamıştım ve annemin günler sonra o kişiyi başka bir programda görüp bana göstermesi ile ölmediğine ikna olmuştum. Daha sonraları ise çanak antenlerin ve uydu alıcılarının kullanılması ile kanallarımız artmıştı. Geçen süre içinde televizyonlar gittikçe inceldi büyüdü ve daha estetik bir görünüm kazandı. Günümüzde ise dokunmatik özellikli üç boyutlu ve internet bağlantılı televizyonlar ortaya çıktı.  Kullanımı, özellikleri gelişse de diğer televizyonlarımızın hiçbiri eskisi kadar uzun ömürlü olmadı. Dedemlerin köyde kullandığı çevirmeli telefon da bana teknolojinin ciddi gelişimini hatırlatan bir araçtır. O zamanlar kendi evimizde kullandığımız ahizeli ev telefonları da daha sonra yerini telsiz telefonlara bıraktı. Her ne kadar şuanda teknoloji çağında yaşadığımı düşünsem de, bundan on yıl önce kasetten müzik dinleyen bir kişiydim. Sevdiğimiz sanatçıların kasetlerini alıp teypten dinlerdik. Walkman ise benim küçüklüğümün en gözde müzik aletiydi. Daha sonraları kasetler tamamen ortadan kalkıp yerini mp3 çalar ve mp4e bıraktığında gençler tarafından büyük bir ilgi görmüştü. Liseye geçtiğim dönemde doğum günü hediyesi olarak arkadaşlarım bana mp3 çalar almıştı. O kadar çok şarkıyı bir arada dinleyebilmek ve sürekli yanında taşıyabilmek benim için büyük bir gelişmeydi.
     
Fotoğraf makinesi ile ilk tanışmam da analog makinelerle oldu. 36 poz kapasitesine sahip bu makinerle çektiğimiz fotoğrafları göremez, çıkarttırana kadar merakla beklerdim. Hafızanın dolmasını beklerken aylar geçer, çıkarttırdıktan sonra yanan ya da yamuk çekilmiş pozları görünce üzülürdük. Zamanla fotoğraf makineleri dijital ortama taşındı. Çektiğimiz pozu görebilmeye, beğenmediğimizi silip, istediğimizi çıkarttırmaya ya da bilgisayarımıza atıp orda saklamaya başladık. Daha sonra ise fotoğraf makineleri telefonlarımıza kadar taşındı ve  her an ulaşım kolaylığı sağlandı.
     
Teknolojinin en önemli gelişmelerinden biri olan cep telefonu ile tanışmam ise ortaokula geçtiğim yıl babamın aldığı Sony Ericsson antenli telefonla oldu. Şimdilerde bakıldığında hiçbir özelliği olmayan bu telefonu o dönemde ailecek büyük ilgi ile karşılamıştık. Cepte taşınan kablosuz bir telefonun hayatımıza girişi devrim niteliğinde bir olay gibiydi. Ağarlığı oldukça fazla olan bu telefonu babam, kemerine taktığı bir kılıf ile antenini dışarı çıkartarak taşıyordu. Bir yıl sonra da benim cep telefonum oldu. Nokia 3310 markalı bu telefon artık benim en değerli eşyam olmuştu. Birlikte uyuyup birlikte uyanıyorduk. En büyük eğlencesi ise snake(yılan) oyunu oynamaktı. Bu sayede teknolojik olarak tanıştığım ilk oyun olan atari oyunları dışında yeni bir sanal oyunla karşılaşmış oldum. Zamanla bu siyah beyaz ekranlı cep telefonlarının yerini renkli ekran telefonlar alırken, bir süre sonra kameralı, müzik çalarlı dokunmatik ekranlı telefonlarla da tanıştık. Günümüzde ise telefonlardaki bu üretim hızı, yenilenme ve çeşitlenmeye yetişebilmek mümkün olmuyor. Her gün yeni bir özellikle karşımıza çıkan cep telefonları artık bilgisayardan farksız bir duruma geldi. Android özellikli akıllı telefonlar ile interneti kullanabiliyor, sosyal ağlara girebiliyor istediğimiz oyunları indirebiliyoruz. İlk telefonumla şuan ki telefonumu karşılaştırdığımda on yıl içinde teknolojinin müthiş değişiminin şaşkınlığına kapılıyorum.

Bilgisayarla ilk karşılaşmam ise ilkokulda, haftada bir gördüğümüz bilgisayar dersleri ile oldu. O dönemde bilgisayarda sadece yazı yazabiliyor, resim yapabiliyor, ya da oyun oynayabiliyorduk ama o kadarı bile heyecan veriyordu. İnternetle tanışmam ise 14-15 yaşlarımda iken, o yıllarda ortaya çıkan internet kafeler aracılığı ile oldu.  Liseye geçtikten sonra ilk bilgisayarım alınmış oldu. O dönemde internet kullanımı çok yaygın değildi. Genellikle google aracılığıyla araştırma ve ödevlerimizi yapıyor, msn aracılıyla da arkadaşlarımızla sohbet ediyorduk. İnternetin zamanla gelişip yayılması ve en büyük kitle iletişim aracı haline gelmesi çok az bi süre içinde gerçekleşti. Artık bende istediğim her şeyi internet aracılığıyla gerçekleştirmeye başlamıştım. Özellikle facebook aracılığıyla başlayan sosyal paylaşım, beni ve yaşıtlarımı daha da internete bağımlı hale getirmişti. İnternete erişimin zamanla ucuzlaması ile de, blogların artması, iletişimin hızlanması, paylaşımların olması özgür düşünce ortamının oluşmasına ve sosyalleşmeye de katkı sağlamıştır. İnternetin bu gelişimi bilgisayar üretimi çeşitliliğini de arttırmış, masaüstü bilgisayarların yerini laptoplar almaya başlamıştı. Ben de üniversiteye başlayıp Eskişehir’e geldikten sonra laptop sahibi oldum ve kullanım rahatlığına ulaştım. Günümüzde halen hızla devam eden gelişim ile laptoplar da yerini tablet bilgisayarlara bırakmaya başlamıştır. Bilgiye ulaşımın kolaylaşmasının yanında, bilginin saklanması konusunda da zamanla önemli gelişimler yaşadık. Benim bilgisayarla ilk tanıştığım dönemde bilgi depolama aracı olarak kullanılan ve oldukça küçük bir hafızaya sahip olan disketler, zamanla cd, dvd, flash bellek ve hard disk olarak çeşitlendi ve gelişti.
    
Bunların dışında daha birçok alanda teknoloji ile karşılaşıyoruz. Eskiden saçlarımızı uzun zaman harcayarak ütüyle düzleştirmeye, bigudi ile kıvırcık yapmaya çalışırken teknolojik gelişmeler sayesinde saç düzleştiricisi ve maşa da hayatıma girdi. Eğitim alanında da teknoloji çeşitli şekilde gelişerek ve değişerek ilerledi. Örneğin benim küçüklüğümde okulda tepegöz aleti kullanılırken ilerleyen yıllarda bunun yerini projeksiyon aleti aldı. Akıllı tahtalar sayesinde eğitimde kolaylık sağlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder