Teknoloji, günümüze dek yaşadığı hızlı
gelişim ile hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Teknolojik
gelişmelerin böylesine
hızlandığı bir dönemde yaşadığım için kendimi şanslı bir
neslin üyesi olarak hissediyorum. Geçmişten günümüze bu gelişmelere göz
attığımda, hayal edemeyeceğim düzeyde bir teknoloji hızıyla iç içe olduğumuzu
görmekteyim. Kendi yaşamımda teknolojiyi sadece 24 yıllık kısa bir süreçte
gözlemleyebilmeme rağmen, nerden nereye dedirtecek kadar büyük değişimlere
tanık olduğumu söyleyebilirim. Çocukluğumun geçtiği doksanlı yıllara geri
döndüğümde, teknolojinin birer parçası olarak kullandığım şeylerin neredeyse
hepsinin üretimden kalktığını fark ettim. Teknolojiyle ilk tanışmam tüplü
televizyon radyo ve ev telefonu ile oldu. O zamanlar da yerel antene bağlı en
fazla on tane kanalı izleyebildiğimiz Grundig marka bir tüplü televizyonumuz
vardı. Teknolojiyi kavramam ve gerçekle
ayrımını yapmam o yaşlarda biraz zor olmuştu. Tek hatırladığım, sevdiğim bir
dizide ölen karakterin gerçekten öldüğünü düşünüp saatlerce ağlamıştım ve
annemin günler sonra o kişiyi başka bir programda görüp bana göstermesi ile
ölmediğine ikna olmuştum. Daha sonraları ise çanak antenlerin ve uydu alıcılarının
kullanılması ile kanallarımız artmıştı. Geçen süre içinde televizyonlar
gittikçe inceldi büyüdü ve daha estetik bir görünüm kazandı. Günümüzde ise
dokunmatik özellikli üç boyutlu ve internet bağlantılı televizyonlar ortaya
çıktı. Kullanımı, özellikleri gelişse de
diğer televizyonlarımızın hiçbiri eskisi kadar uzun ömürlü olmadı. Dedemlerin köyde
kullandığı çevirmeli telefon da bana teknolojinin ciddi gelişimini hatırlatan
bir araçtır. O zamanlar kendi evimizde kullandığımız ahizeli ev telefonları da
daha sonra yerini telsiz telefonlara bıraktı. Her ne kadar şuanda teknoloji
çağında yaşadığımı düşünsem de, bundan on yıl önce kasetten müzik dinleyen bir
kişiydim. Sevdiğimiz sanatçıların kasetlerini alıp teypten dinlerdik. Walkman
ise benim küçüklüğümün en gözde müzik aletiydi. Daha sonraları kasetler tamamen
ortadan kalkıp yerini mp3 çalar ve mp4e bıraktığında gençler tarafından büyük
bir ilgi görmüştü. Liseye geçtiğim dönemde doğum günü hediyesi olarak arkadaşlarım
bana mp3 çalar almıştı. O kadar çok şarkıyı bir arada dinleyebilmek ve sürekli
yanında taşıyabilmek benim için büyük bir gelişmeydi.
Fotoğraf makinesi ile ilk tanışmam da
analog makinelerle oldu. 36 poz kapasitesine sahip bu makinerle çektiğimiz
fotoğrafları göremez, çıkarttırana kadar merakla beklerdim. Hafızanın dolmasını
beklerken aylar geçer, çıkarttırdıktan sonra yanan ya da yamuk çekilmiş pozları
görünce üzülürdük. Zamanla fotoğraf makineleri dijital ortama taşındı. Çektiğimiz
pozu görebilmeye, beğenmediğimizi silip, istediğimizi çıkarttırmaya ya da
bilgisayarımıza atıp orda saklamaya başladık. Daha sonra ise fotoğraf
makineleri telefonlarımıza kadar taşındı ve
her an ulaşım kolaylığı sağlandı.
Teknolojinin en önemli gelişmelerinden
biri olan cep telefonu ile tanışmam ise ortaokula geçtiğim yıl babamın aldığı
Sony Ericsson antenli telefonla oldu. Şimdilerde bakıldığında hiçbir özelliği
olmayan bu telefonu o dönemde ailecek büyük ilgi ile karşılamıştık. Cepte taşınan
kablosuz bir telefonun hayatımıza girişi devrim niteliğinde bir olay gibiydi.
Ağarlığı oldukça fazla olan bu telefonu babam, kemerine taktığı bir kılıf ile
antenini dışarı çıkartarak taşıyordu. Bir yıl sonra da benim cep telefonum
oldu. Nokia 3310 markalı bu telefon artık benim en değerli eşyam olmuştu.
Birlikte uyuyup birlikte uyanıyorduk. En büyük eğlencesi ise snake(yılan) oyunu
oynamaktı. Bu sayede teknolojik olarak tanıştığım ilk oyun olan atari oyunları
dışında yeni bir sanal oyunla karşılaşmış oldum. Zamanla bu siyah beyaz ekranlı
cep telefonlarının yerini renkli ekran telefonlar alırken, bir süre sonra kameralı,
müzik çalarlı dokunmatik ekranlı telefonlarla da tanıştık. Günümüzde ise
telefonlardaki bu üretim hızı, yenilenme ve çeşitlenmeye yetişebilmek mümkün
olmuyor. Her gün yeni bir özellikle karşımıza çıkan cep telefonları artık
bilgisayardan farksız bir duruma geldi. Android özellikli akıllı telefonlar ile
interneti kullanabiliyor, sosyal ağlara girebiliyor istediğimiz oyunları
indirebiliyoruz. İlk telefonumla şuan ki telefonumu karşılaştırdığımda on yıl
içinde teknolojinin müthiş değişiminin şaşkınlığına kapılıyorum.
Bilgisayarla ilk
karşılaşmam ise ilkokulda, haftada bir gördüğümüz bilgisayar dersleri ile oldu.
O dönemde bilgisayarda sadece yazı yazabiliyor, resim yapabiliyor, ya da oyun
oynayabiliyorduk ama o kadarı bile heyecan veriyordu. İnternetle tanışmam ise
14-15 yaşlarımda iken, o yıllarda ortaya çıkan internet kafeler aracılığı ile
oldu. Liseye geçtikten sonra ilk
bilgisayarım alınmış oldu. O dönemde internet kullanımı çok yaygın değildi.
Genellikle google aracılığıyla araştırma ve ödevlerimizi yapıyor, msn
aracılıyla da arkadaşlarımızla sohbet ediyorduk. İnternetin zamanla gelişip yayılması
ve en büyük kitle iletişim aracı haline gelmesi çok az bi süre içinde
gerçekleşti. Artık bende istediğim her şeyi internet aracılığıyla
gerçekleştirmeye başlamıştım. Özellikle facebook aracılığıyla başlayan sosyal
paylaşım, beni ve yaşıtlarımı daha da internete bağımlı hale getirmişti.
İnternete erişimin zamanla ucuzlaması ile de, blogların artması, iletişimin
hızlanması, paylaşımların olması özgür düşünce ortamının oluşmasına ve
sosyalleşmeye de katkı sağlamıştır. İnternetin bu gelişimi bilgisayar üretimi
çeşitliliğini de arttırmış, masaüstü bilgisayarların yerini laptoplar almaya
başlamıştı. Ben de üniversiteye başlayıp Eskişehir’e geldikten sonra laptop
sahibi oldum ve kullanım rahatlığına ulaştım. Günümüzde halen hızla devam eden
gelişim ile laptoplar da yerini tablet bilgisayarlara bırakmaya başlamıştır. Bilgiye
ulaşımın kolaylaşmasının yanında, bilginin saklanması konusunda da zamanla
önemli gelişimler yaşadık. Benim bilgisayarla ilk tanıştığım dönemde bilgi
depolama aracı olarak kullanılan ve oldukça küçük bir hafızaya sahip olan
disketler, zamanla cd, dvd, flash bellek ve hard disk olarak çeşitlendi ve
gelişti.
Bunların dışında daha birçok alanda
teknoloji ile karşılaşıyoruz. Eskiden saçlarımızı uzun zaman harcayarak ütüyle
düzleştirmeye, bigudi ile kıvırcık yapmaya çalışırken teknolojik gelişmeler
sayesinde saç düzleştiricisi ve maşa da hayatıma girdi. Eğitim alanında da
teknoloji çeşitli şekilde gelişerek ve değişerek ilerledi. Örneğin benim
küçüklüğümde okulda tepegöz aleti kullanılırken ilerleyen yıllarda bunun yerini
projeksiyon aleti aldı. Akıllı tahtalar sayesinde eğitimde kolaylık sağlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder