4 Haziran 2015 Perşembe

Oyun Fuarları

Oyunseverlerin ölmeden önce katılmak istediği etkinliklerin başında olan bu fuarlar, her yıl milyonlarca insanı ağırlıyor ve yeni yılda çıkacak bomba oyunların gösterimlerine ev sahipliği yapıyor. Yaklaşık beş gün boyunca bu fuarlar için hazırlanan devasa alanlarda, çıkacak oyunları ilk defa test etme imkanı buluyorsunuz ve biraz şanslıysanız yapımcı ve tasarımcılara denk gelme ihtimaliniz dahi var. Dünya turnuvalarının finallerini ve oyunların ilk sunumlarını izleme ve yeni indie oyunları keşfetme fırsatları sunan bu fuarlar için şehirler de tamamen bir festival alanına dönüşüyor.

Oyun sektörünün en önemli fuarları

1- E3

E3 diğer fuarların aksine sadece basın ve oyun sektöründeki insanlara kapısını açıyor. Los Angeles Convention Center gibi devasa bir yerde gerçekleşen bu fuar, daha önceleri Santa Monica’daydı ama katılımın da artmasıyla burasını uygun görmüşler.
2013 yılında tüm yeni nesil konsollar burada görücüye çıkmıştı. Bunun dışında içinde devasa basın alanları, canlı yayın alanları, tüm yapımcıları ve tasarımcıları bir araya getiren toplantı odaları ve oyun sektöründekilerle bu insanları buluşturan sunum odaları bulunuyor.
Geçen yıl toplam basın ve sektörel katılımcı sayısı 49500 olarak kayıtlara geçmiş. 2015 yılında ise 16 ve 18 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek. Eğer VIP değilseniz üç günlük bilet ücreti olarak 800 dolar ödemeniz gerekiyor.

2- Gamescom

Fuarların içinde en kalabalığı kendisi, toplamda bir gün basın günü, dört gün ziyaretçi günü olarak açık olan Gamescom, 2009 yılından beri yapılıyor ve geçen yıl 88 ülkeden 700 firma sorumlusu ve 6000 gazeteci giriş yapmış. Toplam katılımcı sayısı m 335 bin civarında oluyor.
Bu yıl Gamescom, 5-9 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek. Biletlerin ön satışı bitti, bahar aylarında ikinci kez satışa sunulacak biletler için internet sayfasını takipte kalın mutlaka. Hatta konaklama için de elinizi çabuk tutun, şehirde fuardan bir ay önce bile boş otel bulmak imkansıza yakın. Bilet fiyatları geçen yıl 11 Euro’dan 60 Euro’ya kadar değişiyordu, bu yıl henüz belli değil. Tek günlük ve kombine alma seçenekleri bulunuyor.

3- BlizzCon

Diablo’suyla, World of Warcraft’ıyla, StarCraft’ıyla ve en son Hearthstone’uyla bizi bilgisayar başında tutmayı yıllardır başaran efsanevi Blizzard, 2005 yılından beri bu fuarı düzenliyor ve fuar Anaheim Convention Center’da gerçekleşiyor. Geçtiğimiz yıl katılımcı sayısı 26 bini görmüş, tek bir firma için büyük rakam gerçekten. BlizzCon kapanış konserleriyle de ünlü, geçtiğimiz yıl Metallica’nın sahne aldığı etkinlikte bundan önceki yıllarda yer alan diğer ünlü isimler arasında Foo Fighters, Ozzy Osbourne, Blink 182 ve The Offspring de var.

4- Tokyo Game Show

Tokyo Game Show bu diyarların en popüleri ve Japon marketinin piyasası için de çok önemli. 1996 yılından beri Japonya’nın Chiba şehrinde düzenlenen fuara Capcom, Square Enix, Namco Bandai ve Sony gibi önemli firmaların yanı sıra mobil platform yapımcıları ve irili ufaklı Uzakdoğu firmaları katılım gösteriyor. Japonya’nın cosplay kültürünün cenneti olduğunu belirtmek gerek, en büyük cosplay etkinlikleri bu fuarda düzenleniyor ve dört günlük fuarın son iki gününde dünyanın her yanından ziyaretçiler ağırlanıyor.

5- GameX



Son yıllarda katılımcı sayısıyla epey dikkat çeken GameX, Ortadoğu, Balkanlar ve Afrika’nın en büyük oyun fuarı olarak geçiyor. Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde Aralık ayının ilk haftalarında düzenlenen fuar, 2014 yılında dokuzuncu kez gerçekleşti ve Crytek’ten Joygame’e, NVIDIA’dan ASUS’a önemli firmaların katılımıyla turnuvalara ev sahipliği yaptı.

Oyun bilgisayarı

Gelişen teknoloji oyunları geliştiriyor, oyunlar geliştikçe iyi bir oyun bilgisayarına olan ihtiyaç artıyor. Özellikle güçlü grafiklere sahip oyunları keyifle oynamak için standart bir masaüstü ya da dizüstü bilgisayarın yeterli olmadığı konusunda herkes hemfikir. Peki iyi bir oyun bilgisayarı nasıl toplanır? Bu bilgisayarda hangi bileşenler yer almalıdır? Tüm bu soruların cevabını sırayla vermeye başlayalım.

İyi bir kasa ve güç kaynağı gereklidir

Bilgisayarın işlemcisinden, ekran kartından ve diğer donanımlarından bahsetmeden önce, olayın can damarı olarak nitelendirdiğimiz kasa ve güç kaynağına değinmek gerek. Bilgisayarınızın yüksek oyun performansına sahip olması için öncelikle tüm bileşenlerin serin çalışması, voltaj sıkıntısı yaşamaması gerekiyor. Kasa ve güç kaynağında ucuza kaçtığınız takdirde bilgisayarınızın diğer donanımlarının tam performans çalışamayacağını, hatta zaman içerisinde fiziksel olarak zarar görebileceğini unutmamanız gerek. Donanımları tornavida kullanmadan yuvalarına yerleştirebileceğiniz, çekmeceli kasaları ve en azından 500W güce sahip güç kaynaklarını tercih etmeniz bu noktada çok faydalı olacaktır. Unutmayın, tercih edeceğiniz donanımların gücüne göre güç kaynağını da daha yüksek kapasiteli seçmeniz mutlak gerekliliktir.

Anakart

Güçlü bir oyun bilgisayarını orta seviye bir anakartla da, üst düzey bir anakartla da kurabilirsiniz. Orta seviye anakartlar iyi bir kasaya yerleştirilip güçlü bir güç kaynağına bağlandığı takdirde, tüm bileşenleri rahatlıkla yönetir. “Peki o zaman neden üst düzey anakart alalım?” diye soracak olursanız, ekstra teknolojileri göz ardı etmeyin deriz. Güncel üst düzey anakartlar, ister AMD ister Intel işlemcileri destekliyor olsun, gerek hız aşırtma imkanları, gerekse dahili donanımsal ve yazılımsal özellikleriyle fark yaratıyor. İyi bir anakart tercih etmek aynı zamanda geleceğe yatırım yapmanızı sağlar. Bugün 2.000TL civarında bir bilgisayarı iyi bir anakart üzerine kurduğunuz takdirde, 2-3 sene sonra RAM’leri, sabit diskleri, ve ekran kartınızı yükseltme imkanına kesinlikle sahip olacaksınız. Belki işlemci teknolojileri geliştikçe soket tarzı değişiyor olabilir ama, ekran kartlarının, sabit disklerin ve RAM’lerin daha uzun süreler boyunca aynı veri arayüzlerini kullanacağını biliyoruz. İyi anakart tercih etmek demek tüm donanımların daha verimli çalışması gerek, iyi anakart demek geleceğe yatırım demek.

Önemli noktalardan biri: işlemci

İyi bir anakartın geleceğe yatırım olduğunu söyledik. Bu yatırımın maalesef işlemci yükseltme konusunda fazla etkili olmadığını da belirttik. Bu bilgiler doğrultusunda siz siz olun, işlemcinizi olabildiğince üst seviyeden tercih etmeye çalışın. Örneğin bir Intel Core i5 işlemci almaya karar verdiyseniz, eğer bütçenizi fazla zorlamanız gerekmiyorsa bir üst seviyedeki Intel Core i7 modellerinden birini tercih etmeyi düşünün. AMD tarafında fiyatlar oldukça uygun olduğu için eğer AMD işlemci almayı düşünüyorsanız piyasadaki en iyi modeli tercih etmeye çalışın. İşlemciler bilgisayar oyunlarında belki ekran kartları kadar önemli rol oynamıyor olabilir ama, yine de hiç hafife alınmaması gereken donanımlar. İyi bir işlemciye sahip olursanız, bilgisayarınızın uzun yıllar boyunca sorunsuzca oyun oynattığını göreceksiniz. Merak etmeyin, bugün 200 dolar civarında alacağınız işlemciyi en az 4-5 yıl kullanacağınıza emin olabilirsiniz.

Asıl önemli nokta ekran kartı

Geldik en önemli noktaya, ekran kartına. Oyun bilgisayarı demek ekran kartı demek, ekran kartı demek oyun bilgisayarı demek. Eğer piyasadaki tüm oyunları yüksek performansla oynamak istiyorsanız ekran kartında bütçenizin sınırlarını zorlamanız gerekiyor. NVIDIA ekran kartları da, AMD ekran kartları da son dönemde çok büyük gelişmeler kaydetti. Bu noktada tavsiyemiz, bütçenizin miktarı doğrultusunda fiyat/performans konusunda en iyi seçeneği aramanız ve her zaman en yeni nesil modelleri tercih etmeniz. Önceki nesillerdeki ekran kartlarını tercih etmenizin daha çekici geldiği durumlarda, örneğin NVIDIA’nın 9xx serisinden bir ekran kartı alma imkanınız varken 8xx serisi başka bir ekran kartı ilginizi çekiyorsa, geleceğe dönük teknolojileri düşünmelisiniz. Örneğin GeForce GTX 970 yerine GeForce GTX 780 almak kağıt üzerinde çekici görünüyor olsa da, işler güç verimliliğine ve yazılımsal teknolojilere geldiğinde dengeler değişiyor. GeForce GTX 970 daha düşük güç tüketimi ve daha yeni yazılımsal teknolojilerin desteğiyle daha yüksek performansta çalışarak aradaki fiyat farkını bir şekilde karşılıyor. Siz siz olun, oyun bilgisayarınızı iyi bir ekran kartından mahrum bırakmayın. Bu noktada yapacağınız yatırım, gelecekte yüzünüzün gülmesini sağlayacaktır.

RAM ve depolama birimi ne kadar hızlıysa o kadar hızlısınız

Bilgisayar toplanırken genellikle RAM’ler ve depolama birimleri en sona kalır. İşlemciye ve ekran kartına büyük paralar yatırırken bütçenin sınırları zorlanır ve RAM ile depolama birimine fazla para kalmaz. Bu noktada “Aman ne olacak, alt tarafı RAM ve HDD” demeyin. Özellikle hızlı bir HDD ile bilgisayarınızın açılış-kapanış süresinin ve oyun içi bekleme sürelerinin inanılmaz şekilde azaldığını göreceksiniz. Eğer imkanınız varsa, en azından işletim sisteminizi ve favori oyunlarınızı çalıştırabileceğiniz miktarda SSD depolama alanına kasanızda yer verin. SSD ile çalışan bilgisayarlarda açılış süreleri birkaç saniye, bekleme süreleri ise bazı durumlarda mikro saniyelere kadar kısalabilmekte. RAM de en az sabit disk kadar yüksek fark yaratan bir donanımdır. Hızlı bir RAM’e sahip olduğunuz takdirde bilgisayarınızın veri işleme anlarında yaşanan darboğazlar kayda değer şekilde azalacaktır. RAM’in hızlı olması, işlemci ve ekran kartının özgür şekilde, yorulmadan çalışması anlamına gelecektir.


İyi bir oyuncu bilgisayarı toplamak için öncelikle ekran kartına, ardından işlemciye ayırabileceğiniz maksimum bütçeyi ayırın. Bu iki donanımda en yeni nesil ürünleri tercih etmeye özen gösterin. Bütçenizin tamamını bu ikiliye harcarken, iyi bir kasa ve güç kaynağına ek olarak yüksek performanslı RAM ve depolama birimini gözden kaçırmayın. Oyun bilgisayarları uzun süreler boyunca yüksek performansla kullanılacak, yeri geldiğinde gece gündüz çalışacak bilgisayarlar olacakları için kasanızda birbiriyle maksimum uyumlulukta çalışan bir konfigürasyon hazırlamanız çok önemlidir.

İyi bir oyuncu olabilmek için fare seçimi önemli

Eski toplu fareler bizleri uzun yıllar idare etmişti. Ancak gelişen oyunculuk ile birlikte fareler de evrim geçirdi. Eskiden 2 tuşla hakim olduğumuz fareler artık kimilerinin üzerlerinde 10 adete kadar tuş takımı sunuyor. Yeni nesil oyuncu fareleri vazgeçilmez silahlarımız arasında. Bunun sonucu olarak da birçok turnuva oyuncusu, katıldığı etkinliğe kendi ürününü alarak gidiyor.

Ülkemizde fare gamında ürünü olan birçok firma var. Ürünlerini de birçok oyuncu tercih ediyor. Ancak ürünü satın alırken dikkat edilmesi gereken öncelikli husus, oyun türünüz. Hatta Counter Strike’da olduğu gibi farklı görevler üstleneceğiniz bir oyunsa, tercih ettiğiniz role bağlı olarak bile farklılıklar gösterebiliyor bu ürünler. Bu sebeple doğru fare seçimi oldukça önemli. Ele oturabilmesi, tuşların hassasiyeti, hatta programlanabilir olması dikkat edilmesi gereken özellikler arasında.
Bir fare alırken öncelikli dikkat etmeniz gereken konuların başında hassasiyet seviyesi geliyor. Bunu DPI ile ölçüyoruz. Alacağınız ürünün kutusunda değeri mutlaka vardır. DPI ne kadar yüksekse o kadar iyi sonuç alırsınız. Bu imleci daha az hareket ettirmenize, daha hızlı hedefinize ulaşmanızı kolaylaştırır. Ayrıca harcayacağınız eforu da düşürür. Hatta bazı ürünlerde bu hassasiyet seviyesi ayarlanabilir düzeydedir. Oyununuzun karakterine bağlı olarak düşürüp artırabiliyorsunuz.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise ergonomisi. Bunun için iki önemli nokta var. İlki ağırlığı. Bu yine oyununuzla doğrudan alakalıdır. Kimi oyunlar hafif fare gerektirirken kimileri ise daha ağır olmasını gerektiriyor. Ergonomide dikkat edilmesi gereken ikinci husus ise ürününüzün avuç içinize iyi oturması gerekliliği. Oynarken elinden kaçan ya da tuşlara ulaşmanızın kolay olmadığı bir ürünü tercih etmeyi kimse istemez. Ayrıca elinizin terlememesi için farklı dokular ya da tasarımlar kullanan üreticiler de mevcut.

21 Mayıs 2015 Perşembe

Küreselleşme

Küreselleşme, dünya üzerindeki ülkelerin birbirleriyle olan ekonomik, politik, ticari ilişkilerinin coğrafi sınırlardan bağımsız olarak belirlenmesi ve uygulanmasıdır.  Küreselleşmenin ortaya çıkmasında ve gelişmesinde etkili olan 3 ana neden gösterebiliriz. İstanbul’un fethiyle Ortaçağ’ın sona ermesi ve bu sayede Batı’nın denizaşırı keşiflerle ortaya çıkardığı zenginleşmeler politikası, sonrasında gerçekleşen “endüstri devrimi” ile dünyanın her yerinde büyük bir etki yaratması ve sonucunda sömürgecilik anlayışının ortaya çıkması, son olarak teknolojinin de gelişmesiyle birlikte dünya ekonomisini elinde bulunduran çok uluslu şirketlerin batıyı tek ekonomik ve siyasi güç haline getirme çabaları etkili olmuştur. Küreselleşme bu süreçleri yaşayarak günümüzdeki şeklini almıştır. Özellikle iletişimin ve iletişim araçlarının gelişmesiyle daha çok gündeme gelen ve evrensellikle bağdaştırılan bir konu haline gelmiştir. Teknolojik gelişmeler birçok ülkenin, üretim, tüketim, lojistik, gibi faaliyetlerinin maliyetini düşürdüğü için, uluslar arası alanda ekonomik ilişkiler daha hızlı ve etkileşim halinde olmuştur. Ülkelerin birbirleriyle iletişim ve ekonomik ilişkilerinin artması, küresel boyutta bir ekonominin ortaya çıkmasına neden olmuştur.



Küreselleşmenin siyasi anlamda da büyük bir etkisi vardır. Küreselleşmenin ortaya çıkardığı nimetleri en iyi kullanan gelişmiş ülkelerdir. Gelişmiş ülkeler üretim maliyetlerini düşürmek için, gelişmekte olan ülkelerin kaynaklarını kullanma ya da üretimi diğer ülkelere yaptırma gibi faaliyetlerde bulunurlar. Bu sayede kendi ekonomilerini zenginleştirirken kendilerinden büyük kayıplar vermemektedirler. Gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkelerin “açık pazarı” haline gelmişlerdir. Büyük sermaye sahipleri, kaynaklarını kullanmak yerine parayla para kazanma taktiğini uygulayarak büyük çaplı bir ekonomi pazarı oluşturdular. Küreselleşme sayesinde dünyada ortak bir pazar oluşması iyi bir şey gibi görünse de, bu pazarda söz sahibi olan büyük sermayelerdir. Pazarda rekabet vardır ancak rekabette bulunabilmek için sermaye gerekmektedir. Örneğin Çin bu pazarda büyük söz sahibi ülkelerden biridir. Çin’de üretim fazla ancak maliyet düşüktür. Bu sayede insanlar normalde ulaşamayacakları şeylere ulaşabilme imkânı bulmaktadırlar. Sonuç olarak Çin üretimini gerçekleştirdiği birçok ürünü, dünyanın her yerine ulaştırmakta ve küresel bir boyut kazanmaktadır. Küreselleşme dünyadaki her toprağın birbirleriyle etkileşim halinde olmasına neden olmaktadır. Ancak sürekli söylediğimiz gibi büyük sermayelerin isteklerine göre küreselleşme gerçekleşmektedir. Giyim tarzları, yeme-içme alışkanlıkları, kullanılan teknolojiler gibi birçok şey, büyük sermayelerin yarattıkları bir etkileşimdir.

Örneğin çıkış noktası ABD olan fast-food ürünlerinin dünyanın hemen hemen her yerinde tüketilmesi hatta ABD’den bile fazla tüketilmesi küreselleşmenin bir etkisidir. ABD bu ürünlerin etkisini tüm dünyaya yansıtmış ve bir yemek kültürü haline getirmiştir. Bir başka örnek yine ABD sinemalarının ve kullanılan teknolojilerin diğer ülkelerde büyük bir etki ve ilgi yaratması. Diğer ülkelerdeki insanların da ABD sinemalarındaki yaşam tarzına benzer bir yaşam sürdürmek istemeleri ve bunları uygulamaları küreselleşmenin etkileridir. Küreselleşme hayatımıza her yoldan girebilir. Popüler kültür, internet ortamı gibi kavramlar küreselleşmenin boyutlarını arttıran etmenlerdir. Gelişmiş ülkeler daha da zenginleşmek için ortaya çıkardıkları ürünleri güçlü sermayelerle destekleyerek dünya geneline yaymaktadırlar. Kontrol ve ülkelerin sahip olacağı olanaklar, güçlü sermayelerin ve Batılı devletlerin elindedir. Bu sayede dünya üzerinde toprak olarak değil bıraktıkları etki olarak tek hâkimdirler. Başka örneklerde vermek gerekirse özel günler ve bunların sonucunda ortaya çıkan sermayelerde küreselleşmenin bir sonucudur. Sevgililer günü, yılbaşı kutlamaları, cadılar bayramı gibi çeşitli etkinlikler Batı tarafından ortaya atılmış ve küresel bir boyut kazanarak dünyaya yayılmıştır. Buradan en büyük payı yine gelişmiş ülkeler almaktadırlar. Örneklerden de görüldüğü gibi küreselleşme, kapitalist dünya sistemine de katkı sağlamaktadır.

Küreselleşme her şeyi herkesle buluştururken, gelişmiş ülkelerin de zenginleşmesine bir o kadar katkıda bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler ise, küreselleşmenin gerçekleşmesinde bir köprü, araç halini almaktadır. Küreselleşmeyle ortaya çıkan ekonomik pazar, ekonomik bir savaş demektir. Uluslar arası alanda küreselleşme kavramı, yaşadığımız çağda büyük bir güç anlamına gelmektedir. Küreselleşmeyi değerlendirirken, dünyada bu kavramın yaygınlaşmasında etkili olan ülkelere bakılmalıdır. Gelişmekte olan ülkeler, küreselleşme olayında pasif kalmaktadırlar. Küreselleşme ilk başta bakıldığında iyi bir şey gibi gözükürken, genele bakıldığında en çok yararı gelişmiş ülkeler sağlamaktadır. Küreselleşme siyasi, ekonomik, kültürel boyutta etkilerini gösterirken her ülke bu durumdan iyi şekilde etkilenmez ya da yarar sağlamaz. Küreselleşme büyük sermayelerin daha da büyümesi için sürekli devam edecektir. Bu anlamda küreselleşme ilerleyen yıllarda, gelişmiş ülkelerin etkisini daha da hissetmemize neden olacaktır.

Sansür


Dünya’da birçok ülkede sansür uygulanmaktadır. Bu sansür uygulamasından en çok etkilenen kitle iletişim aracı da internettir. Özgürlüğün simgesi olarak görülen internetin, bu kadar kısıtlayıcı uygulamalara maruz kalması, günümüz teknoloji çağında, insan hakları ihlalinin bir göstergesidir. İnternet ortamı, birçok bilgi alışverişinin gerçekleştirildiği özgür haberleşme aracıdır. Bireyler bu ortamda bilgilere ulaşıp bu bilgileri değerlendirme hakkına sahiptir. Fakat bu hakkın birçok ülkede insanların elinden alındığını görmekteyiz. Çeşitli şekillerde internete yönelik uygulanan sansür, kişilerin haber alma ve ifade özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Bu şekilde sansür uygulayan ülkelere bakıldığında, baskıcı ve tüm kontrolü kendi elinde bulundurmak isteyen hükümetler tarafından gerçekleştirilmektedir. Sansürü kendi çıkarlarını koruyacak, yaptığı yanlışların görünmesini engelleyecek bir silah olarak görmektedirler.

Dünya’da en katı sansür uygulamasını yapan ülkelerden biri de Çin Halk Cumhuriyeti’dir. Facebook, Twitter, Youtube gibi popüler sitelere erişim tamamen engellenmiştir. Bunun yerine devlet kontrolünde oluşturulmuş sosyal ağlar kullanılmaktadır. Bu sosyal ağlarda bilgi paylaşımında bulunan kişilerin kendi isimlerini kullanmaları zorunlu kılınmıştır. Bu şekilde fişlenen kişiler hükümete karşı eleştiride bulunduklarında ciddi yaptırımlarla hatta hapis cezalarıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bunun dışında Vietnam, Suriye, İran, Suudi Arabistan, Küba, Türkmenistan gibi ülkelerde de benzer sansür uygulamaları gerçekleştirilmektedir.
Genelde tek parti yönetiminin görüldüğü bu ülkelerde, sansür uygulaması bir oto kontrol görevi görmektedir. Bireyler, hükümetlerin kendi istekleri ve çıkarları doğrultusunda, internete sınırlı olarak erişebilmektedirler. Yaptıkları bu uygulamaları meşru kılmak için devletin bütünlüğü sağlama, pornografik içeriklerden insanları uzak tutma gibi nedenler göstermektedirler. Asıl amaçlanan ise uyguladıkları politikalar yüzünden gerçekleşen insan hakları ihlallerinin ortaya çıkmasını engellemektir. Toplumlar, yaşadıkları ülkelerde kendi düşüncelerini açıklama hakkına sahip olmalıdırlar. İnsan hak ve özgürlüklerinin gereği budur. Çünkü internet herkes için haber alma, paylaşma, yorumlama aracıdır. Herhangi bir konuda eleştiride bulunmak, tavsiyeler vermek, yanlışların söylenmesi engellenmemelidir. İnsanlar bu yasaklarla sindirilerek, bilinçli bir toplum yerine, her uygulamayı onaylayan, karşıt görüş belirtemeyen bir toplum modeli oluşturulmak istenmektedir. Bu şekilde eşitlik, özgürlük, adalet gibi kavramların kaybolduğu, baştaki yönetimin izlediği politikalar doğrultusunda ilerleyen ülkeler ortaya çıkmaktadır. İnsanlar kendi isteklerini, seslerini duyuramamakta, önlerine dayatılan düzene boyun eğmek zorunda kalmaktadırlar. İnsanlara huzur ve mutluluk veren özgürlüğün ellerinden alınması, bu hakları için çaba gösterdiğinde de baskı ve cezalarla karşılaşması kabul edilemez bir durumdur. İnsan özgür doğmalı ve özgür bir ortamda yaşamını devam ettirmelidir. Sansürün her şekilde olduğu gibi, internet üzerinde uygulanması da, kişilerin ve toplumların haberleşme özgürlüğünü yok ederek insan hakları ihlaline yol açmaktadır.

Teknolojiyle Nasıl Tanıştık?

Teknoloji, günümüze dek yaşadığı hızlı gelişim ile hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Teknolojik gelişmelerin böylesine 
hızlandığı bir dönemde yaşadığım için kendimi şanslı bir neslin üyesi olarak hissediyorum. Geçmişten günümüze bu gelişmelere göz attığımda, hayal edemeyeceğim düzeyde bir teknoloji hızıyla iç içe olduğumuzu görmekteyim. Kendi yaşamımda teknolojiyi sadece 24 yıllık kısa bir süreçte gözlemleyebilmeme rağmen, nerden nereye dedirtecek kadar büyük değişimlere tanık olduğumu söyleyebilirim. Çocukluğumun geçtiği doksanlı yıllara geri döndüğümde, teknolojinin birer parçası olarak kullandığım şeylerin neredeyse hepsinin üretimden kalktığını fark ettim. Teknolojiyle ilk tanışmam tüplü televizyon radyo ve ev telefonu ile oldu. O zamanlar da yerel antene bağlı en fazla on tane kanalı izleyebildiğimiz Grundig marka bir tüplü televizyonumuz vardı.  Teknolojiyi kavramam ve gerçekle ayrımını yapmam o yaşlarda biraz zor olmuştu. Tek hatırladığım, sevdiğim bir dizide ölen karakterin gerçekten öldüğünü düşünüp saatlerce ağlamıştım ve annemin günler sonra o kişiyi başka bir programda görüp bana göstermesi ile ölmediğine ikna olmuştum. Daha sonraları ise çanak antenlerin ve uydu alıcılarının kullanılması ile kanallarımız artmıştı. Geçen süre içinde televizyonlar gittikçe inceldi büyüdü ve daha estetik bir görünüm kazandı. Günümüzde ise dokunmatik özellikli üç boyutlu ve internet bağlantılı televizyonlar ortaya çıktı.  Kullanımı, özellikleri gelişse de diğer televizyonlarımızın hiçbiri eskisi kadar uzun ömürlü olmadı. Dedemlerin köyde kullandığı çevirmeli telefon da bana teknolojinin ciddi gelişimini hatırlatan bir araçtır. O zamanlar kendi evimizde kullandığımız ahizeli ev telefonları da daha sonra yerini telsiz telefonlara bıraktı. Her ne kadar şuanda teknoloji çağında yaşadığımı düşünsem de, bundan on yıl önce kasetten müzik dinleyen bir kişiydim. Sevdiğimiz sanatçıların kasetlerini alıp teypten dinlerdik. Walkman ise benim küçüklüğümün en gözde müzik aletiydi. Daha sonraları kasetler tamamen ortadan kalkıp yerini mp3 çalar ve mp4e bıraktığında gençler tarafından büyük bir ilgi görmüştü. Liseye geçtiğim dönemde doğum günü hediyesi olarak arkadaşlarım bana mp3 çalar almıştı. O kadar çok şarkıyı bir arada dinleyebilmek ve sürekli yanında taşıyabilmek benim için büyük bir gelişmeydi.
     
Fotoğraf makinesi ile ilk tanışmam da analog makinelerle oldu. 36 poz kapasitesine sahip bu makinerle çektiğimiz fotoğrafları göremez, çıkarttırana kadar merakla beklerdim. Hafızanın dolmasını beklerken aylar geçer, çıkarttırdıktan sonra yanan ya da yamuk çekilmiş pozları görünce üzülürdük. Zamanla fotoğraf makineleri dijital ortama taşındı. Çektiğimiz pozu görebilmeye, beğenmediğimizi silip, istediğimizi çıkarttırmaya ya da bilgisayarımıza atıp orda saklamaya başladık. Daha sonra ise fotoğraf makineleri telefonlarımıza kadar taşındı ve  her an ulaşım kolaylığı sağlandı.
     
Teknolojinin en önemli gelişmelerinden biri olan cep telefonu ile tanışmam ise ortaokula geçtiğim yıl babamın aldığı Sony Ericsson antenli telefonla oldu. Şimdilerde bakıldığında hiçbir özelliği olmayan bu telefonu o dönemde ailecek büyük ilgi ile karşılamıştık. Cepte taşınan kablosuz bir telefonun hayatımıza girişi devrim niteliğinde bir olay gibiydi. Ağarlığı oldukça fazla olan bu telefonu babam, kemerine taktığı bir kılıf ile antenini dışarı çıkartarak taşıyordu. Bir yıl sonra da benim cep telefonum oldu. Nokia 3310 markalı bu telefon artık benim en değerli eşyam olmuştu. Birlikte uyuyup birlikte uyanıyorduk. En büyük eğlencesi ise snake(yılan) oyunu oynamaktı. Bu sayede teknolojik olarak tanıştığım ilk oyun olan atari oyunları dışında yeni bir sanal oyunla karşılaşmış oldum. Zamanla bu siyah beyaz ekranlı cep telefonlarının yerini renkli ekran telefonlar alırken, bir süre sonra kameralı, müzik çalarlı dokunmatik ekranlı telefonlarla da tanıştık. Günümüzde ise telefonlardaki bu üretim hızı, yenilenme ve çeşitlenmeye yetişebilmek mümkün olmuyor. Her gün yeni bir özellikle karşımıza çıkan cep telefonları artık bilgisayardan farksız bir duruma geldi. Android özellikli akıllı telefonlar ile interneti kullanabiliyor, sosyal ağlara girebiliyor istediğimiz oyunları indirebiliyoruz. İlk telefonumla şuan ki telefonumu karşılaştırdığımda on yıl içinde teknolojinin müthiş değişiminin şaşkınlığına kapılıyorum.

Bilgisayarla ilk karşılaşmam ise ilkokulda, haftada bir gördüğümüz bilgisayar dersleri ile oldu. O dönemde bilgisayarda sadece yazı yazabiliyor, resim yapabiliyor, ya da oyun oynayabiliyorduk ama o kadarı bile heyecan veriyordu. İnternetle tanışmam ise 14-15 yaşlarımda iken, o yıllarda ortaya çıkan internet kafeler aracılığı ile oldu.  Liseye geçtikten sonra ilk bilgisayarım alınmış oldu. O dönemde internet kullanımı çok yaygın değildi. Genellikle google aracılığıyla araştırma ve ödevlerimizi yapıyor, msn aracılıyla da arkadaşlarımızla sohbet ediyorduk. İnternetin zamanla gelişip yayılması ve en büyük kitle iletişim aracı haline gelmesi çok az bi süre içinde gerçekleşti. Artık bende istediğim her şeyi internet aracılığıyla gerçekleştirmeye başlamıştım. Özellikle facebook aracılığıyla başlayan sosyal paylaşım, beni ve yaşıtlarımı daha da internete bağımlı hale getirmişti. İnternete erişimin zamanla ucuzlaması ile de, blogların artması, iletişimin hızlanması, paylaşımların olması özgür düşünce ortamının oluşmasına ve sosyalleşmeye de katkı sağlamıştır. İnternetin bu gelişimi bilgisayar üretimi çeşitliliğini de arttırmış, masaüstü bilgisayarların yerini laptoplar almaya başlamıştı. Ben de üniversiteye başlayıp Eskişehir’e geldikten sonra laptop sahibi oldum ve kullanım rahatlığına ulaştım. Günümüzde halen hızla devam eden gelişim ile laptoplar da yerini tablet bilgisayarlara bırakmaya başlamıştır. Bilgiye ulaşımın kolaylaşmasının yanında, bilginin saklanması konusunda da zamanla önemli gelişimler yaşadık. Benim bilgisayarla ilk tanıştığım dönemde bilgi depolama aracı olarak kullanılan ve oldukça küçük bir hafızaya sahip olan disketler, zamanla cd, dvd, flash bellek ve hard disk olarak çeşitlendi ve gelişti.
    
Bunların dışında daha birçok alanda teknoloji ile karşılaşıyoruz. Eskiden saçlarımızı uzun zaman harcayarak ütüyle düzleştirmeye, bigudi ile kıvırcık yapmaya çalışırken teknolojik gelişmeler sayesinde saç düzleştiricisi ve maşa da hayatıma girdi. Eğitim alanında da teknoloji çeşitli şekilde gelişerek ve değişerek ilerledi. Örneğin benim küçüklüğümde okulda tepegöz aleti kullanılırken ilerleyen yıllarda bunun yerini projeksiyon aleti aldı. Akıllı tahtalar sayesinde eğitimde kolaylık sağlandı.

8 Nisan 2015 Çarşamba

MMORPG (Devasa çok oyunculu çevrimiçi rol yapma oyunu)

        Bu oyun türü, çok sayıda oyuncunun bilgisayarlarından veya oyun konsollarından internete bağlanarak birlikte oynadığı, oyun esnasında çeşitli karakterlere büründüğü devasa video oyunu olarak tanımlamak mümkündür. MMORPG'lerde oyuncuların seçtikleri ya da oluşturdukları karakterler tamamen fantezi ürünüdür ve oyuncuların oyundaki ırkları ve diğer kimlik bilgileri bazı istisnalar dışında gerçeği yansıtmaz. Karakterin kontrolü tamamen oyuncuya aittir. Bu tür oyunlara örnek vermek gerekirse; World of Warcraft, Knight Online, Silkroad Online, Ultima Online gibi ilgi gören oyunlar gösterilebilir.


Karakterlerin sınıflandırılması

Oyun içerisinde, gerçek oyuncuların kontrolünde olan yaratıklardır. Bunlara genel olarak character (karakter) veya kısaltılarak char (Türkçe'de çar) denir. Bu karakterler genelde 4'e ayrılır (bazı oyunlarda 6) ve hepsinin işlevi farklıdır.

Tanking Classes:(Tank- koruyucu) Yakın mesafede dövüşen, düşmanın kendisine saldırmasını sağlayan, genellikle kalkan kullanan, hasara dirençli, yaşam enerjisi yüksek karakterdir. Bu karakterin amacı düşmana ilk olarak saldırmak, düşmanı şaşırtmak ve yeteneklerin kendi üzerinde kullanılmasını sağlayarak diğer karakterlere düşmanı rahat bir şekilde öldürme fırsatını vermektir.

Melee Classes: (Yakın dövüş yapan) Düşmanla yakın mesafede direkt olarak savaşırlar. Bir kısmı savaççı ya da paladin gibi plaka zırh giyer ve hasara oldukça dirençlidirler. Kılıç, balta, hançer vb yakın dövüş silahları kullanırlar.

Caster Class:(büyü ile hasar veren)  Mage, Warlock, Chanter gibi büyü yapan ruhani, sihirli karakter türlerinin genel adıdır. Genellikle kumaştan yapılma cübbeler giyerler, asa ve kitap kullanabilirler ancak yakın mesafe savunmaları çok zayıftır. Bu yüzden amaçları, düşmanı kendisine yaklaştırmamak, dondurmak, şaşırtmak, düşmana biçim dönüştürmek gibi farklı ve kendini korumaya yöneliktir. Çoğu düşman onlara ulaşamadan ölür.

Ranged DPS: (uzaktan hasar veren) Hemen hemen tüm caster classlar aynı zamanda ranged 
dpstirler. Ancak ranged dpsler genellikle düşmana büyü hasarı yerine fiziksel hasar verirler ve oyunda adc( atak hasar taşıyıcı) olarak da adlandırılabilirler. Ranged dpslerin genel amacı düşmana uzaktan hasar vermek ve düşmanla asla yakın pozisyona girmemektir. Düşmanı kendinizden uzak tutabildiğiniz sürece ranged dpslerin karşısında kimse duramaz.

Healing Classes: (İyileştirme büyüleri yapan) İşleri, savaşan diğer oyuncuları bilhassa tankları ve ranged dpsleri iyileştirerek, onları kalkanlar ve özel güçlerle donatarak hayatta kalmalarını sağlamaktır.


      Genel hatlarıyla MMORPG türü oyunlarda bu tür karakterler yer almaktadır. İlginize, zevkinize ve yeteneklerinize göre size uygun karakteri seçip bu maceraya ortak olabilirsiniz.

YENİ BİR SPOR DALI: E-SPOR

       
        Sanal ya da dijital spor olarak tanımlanan bu alan, fiziksek ve zihinsel becerilerin sergilendiği bir ortamdır. E-sporda oyuncular, yoğun ilgi gören çevrimiçi bilgisayar oyunlarında lisanslı olarak kurdukları takımlarla mücadele etmektedirler. Diğer spor dallarında olduğu gibi bu mecrada da takımlar, kendi ülkelerinde lig usulü maçlar yaparlar. Bu maçlar sonucunda birinci olan takımlar, dünya genelinde yapılan bir organizasyonla şampiyonlar ligi şampiyonu olmak için mücadele verirler. E-sporcu olan oyuncular, takımının aldığı reklam gelirlerinden ve yer aldıkları turnuvalardan ciddi paralar kazanmaktadır. İlk olarak Kore'de başlayan ve büyük ilgi gören e-spor, şimdilerde Amerika, Avrupa, Çin, Kore, Rusya ve Türkiye'de yeni bir spor dalı olarak faaliyet göstermektedir. Türkiye'de e-sporun ilk adımlarını atan ve dünyada da bu alana yönelen ilk spor klübü olma özelliğini taşıyan Beşiktaş Spor Klübü'dür.  Ocak ayından itibaren Beşiktaş Spor Klübü e-spor alanına yönelmiştir. Dünyada en çok ilgi gören ve e-sporun en fazla yapıldığı oyun olan League of Legends oyunuyla sektöre atılmıştır.  Riot Games, Gnctrkcll ve Coca-Cola Zero işbirliğiyle Türkiye'nin ilk profesyonel e-spor ligi olan League of Legends Şampiyonluk Ligi'nde toplam 8 takım mücadele etmektedir. Beşiktaş Spor Klübü oyun sektörüne yönelerek marka değerini daha da arttıracak ve tanınacaktır.

    Lisanslı e-sporcu olabilmek için;

1- İl Spor Müdürlüğü'ne gidip Ferdi Tescil Fişi ile Sağlık Raporu ve 2 adet vesikalık fotoğraf teslim etmelisiniz. Ayrıca İl Sağlık Müdürlüğü'ne gittiğiniz zaman Dijital Oyunlar Lisansı başvurusunda bulunduğunuzu belirtin.

2- Ferdi Tescil Fişi bilgisayarda doldurulmalıdır. Yaşınız 18'den küçük ise şayet Ferdi Tescil Fişi'nin sol tarafında yer alan Veli İzin Belgesi kısmına yasal velinize (Anne – Baba) imza attırmanız gerekiyor.


3- Sağlık Raporu almak için en yakın Devlet Hastanesi'ne veya Sağlık Ocağı'na gidin ve Sağlık Raporunuzu neden almak istediğinizi sordukları zaman, "Dijital Oyunlar Branşı için Lisans Çıkaracağım" deyin.

DİJİTAL DÜNYA:SANAL OYUNLAR

        Teknolojinin her geçen gün gelişmesine paralel olarak ayak uyduran dijital oyunlar, tüm dünyada büyük bir sektör haline geldi. Öyle ki her yaştan, her cinsiyetten insan, evde, işte, seyahatlerde oyun oynar hale geldi. Cep telefonlarının da gelişmesiyle birlikte oyun sektörü üretimlerinde, insanların oyun tüketimine yetişemez oldu. Durum bu hale gelince, internetin hayatımıza girmesiyle başlayan sanal dünyaya olan bağımlılığımız, dijital oyunlarla son evresine ulaştı eleştirileri yapılmaya başlandı. Özellikle çocukların ve gençlerin ilgi gösterdiği bu ortam, ebeveynleri tedirgin hale getirdi. Anne-babalar, çocuklarının sanal dünyanın fantazisine kapılıp gerçek dünyadan uzaklaşacağını ve asosyel bir birey olacağı korkusunu yaşamaya başladı. Tabii ki sanal dünyanın ve dijital oyunların insanlar üzerinde böyle bir etki yarattığı bilinen bir şey. Ancak bu sanal dünyadan mantıklı şekilde yararlanıldığında, insanlara sağlıklı etkileri olacağı görüşündeyim. Bu yüzden bu yazımda, sürekli eleştirilen sanal oyunların olumsuz etkilerinden çok, olumlu etkilerine değineceğim.

      Kitap okumanın insanın hayal dünyasını genişleteceği, kelime haznesini arttıracağı, konuşmayı akıcı hale getirebileceği gibi birçok düşünceye kesinlikle katılıyorum. Bunun yanında sanal oyunlarında böyle etkileri olabileceği düşüncesindeyim. Sanal oyunlarda genellikle amaç, oyunun sonuna ulaşmak ya da seviyenizi yükseltmektir. Bu aşamaları geçebilmek için bazı hamleler ve yetenekler sergilemeniz gerekmektedir. Her oyun kendi içinde belli kurallar ve stratejiler barındırır. Oyunda ilerleyebilmek için bu stratejileri doğru anlamak ve uygulamak gerekir. Oyun esnasında karşılaştığınız engelleri aşabilmek için hangi hamleyi ne zaman yapmanız gerektiğini ayrıntılı olarak düşünürsünüz. Bu düşünceyi gerçekleştirirken devamında ne olacağını gözünüzde canlandırır ve sonunu görürsünüz. Daha sonra kafanızda canlanan görüntüyü uygular ve başarıya ulaşırsınız. Tüm bunlar anlatırken uzun gibi görünebilir ancak saniyeler içerisinde gerçekleşir. Bunlar olurken beyin hızlı kararlar ve refleksler gösterir. Sanal oyunlarda yaşadığımız bu durumu, gerçek hayatta da uygulayabilirsek olay çözümlemelerinde başarıya ulaşabiliriz. Ayrıca oyunlar belli kurallar çerçevesinde oynanır. Eğer oyunda gelişmek ve ilerlemek istiyorsanız bu kurallara uymak zorundasınızdır. Bu durumda ciddi bir disiplin ve sabır gerektirir. Zaman içinde bu alışkanlığı kazandığınızda oyunlarda başarılı olduğunuzu görürsünüz. Gerçek hayatınızda da bağdaştırdığınızda amacınıza ulaşmak için önünüze koyulan kurallar sıkıcı ve zor gelmekten çıkacaktır. Ancak yukarıda da bahsettiğim gibi sanal oyunlarda bu bakış açısını kullanmalı ve mantıklı şekilde yararlanmalısınız. Sanal oyunlara ayırdığınız vakti doğru hesaplamalı, belli bir saatten sonra zararlı olacağını, karşılamak istediğiniz zevk ihtiyacını tadında bırakmalı, bağımlı hale gelmemelisiniz. Bu şartları sağladığınız sanal oyunlar bağımlılık olmaktan çıkıp size aşırı zevkli gelen ve yaratıcılığınızı arttıran bir deneyim haline gelecektir.